Bu kentte tay, vagon, dam, tütün iğnesi, vagon yağı, fidanlık, demet yapmak, filiz, katma, tütün sepeti, denk, tütün ağacı, tütün koçanı, baş fiyat, reji, tütün eksperi konuşulmuyor. Tütün haberleri gelmemekte.
Yollarda geçenler tütün taylarına rastlamıyor.
Tütün ikrahı yakılmıyor Kalanima Deresinde
Tütün ağaçları yazılmıyor.
35’e 5, 34’e 4 demiyor, Cevdet Amca, Ali Çolak
Tütünde mavi küf konuşulmuyor
Tütün iğnesi kesmiyor elleri
Tütün tarlaları asıl acıyı şimdi çekiyor virane
Bol para girmiyor bu kentte
Abatlık berbatlığa döndü adeta.
Onbinler Sosyal Yardımlaşma Vakfı Kapılarında
Bir kazan kaynamakta köyde.
Sadece yaşlılar ve hastalar unutulmuş.
Tatilden tatile açılan kapılar
Tarlalarda boy veren boş binalar, ısırganlar
Gökte ender kavis çiziyor Gökkuşağı
Hamam Çimeninde futbolcular yok
Kıvrak oynanmıyor top
Antrenörler gitti.
Tütün bitti, Futbol gitti…
Oley…
Pulathanelerin verimli tütün tarlalarında Bu şehrin kültüründe ve sanatında , geçmişten kalan tarihi dokusunda
Şimdi kalan sadece hüzzam. Ama bu makamı bilende az…
Ne futbolcu ordusu, “Ne şen ola sebat şen ola” sesi…
Görülmüyor artık bıldırcın sürüsü…
Ağaçlar öksüz, güller mahsun.
Yollarda araba sürüsü kornalar, denize dökülen topraklar.
Susuzluk için yapılmıyor dualar.
Minarelerden ezan okumuyor müezzin…
Yalnız sevdalısı kalmış bir iki insan bu şehrin. Avare dolaşıyor gençler.
“Havada bulut iş bulurum diye unut” diye söyleniyor şarkılar.
Yaylalarda ağaçlar yaralı, yakar çimenleri güneş. Et dışardan girer bu kentte.
Akçaabat köftesi markaydı diye övünür insanlar.
Bu kentte “besinden” “desine” geçti insanlar.
Kurnaz bir düşünce dolaşır sokakta. Yeni kaotik bir kültür oluşturmak için.
Gemileri boşaltmıyor mavnalar.
Sadece kredi kartı vermek için çoğaldı bankalar…
Birde söylenen Arap’ın negatif parası. Sokakta yıldızları tutmaya çalışan kurnazlar.
Köşelerde karanlığa sinmiş hırsızlar.
Horon sahneye çıktı, çimenler eksilmesin diye… Davul’un ritmi bozuk, zurna ayrı telden çalmakta. Geçmişin kültürü peşinden ağlayan şehir.
İnsanlar çoğunlukla bir mumya. Beyinler ipotekli. Bu kentin insanlar albümündekiler sahiden bu kentlimiydi ?
Kentin içlerinde adamlar. Kentin yedi ayrı yerinde dere. Ağlar durur ben hallere.
Akçakale tanık o güzel günlere. Ama o da yıpranmışlıktan dertli.
Denizde balıkları unuttu.
Durmadan denizleri kirletti tarlayı bırakanlar.Sararan resimlere bakar bakar düşünürken, insanlar oldu adeta birer sürüngen.
İşsizler kara kara düşünürken, beyinlerinde sorular adeta kavisler çizmekte.
Acaba bu “Akçaabat Postası” çözüm getirecek mi bu şehirde nasırlaşmış her derde.
Gitme dur bekle beni.
Oku anla bu kentten çıkışımı.
Ateşin içinden çıkıp, güllere kavuşmak istiyorum.
Buradaki çıkışım, haksızlığa karşı duruşum.
Sabah güneşi gibi her sabah olsun “Akçaabat Postası” okunuşum.
Bu köşede zaman zaman sizin gönlünüzce ve dilinizce olacak kamaoyuna seslenişim.
18.06.2016
Mehmet Salih KÖSE